Psikoevim Çift Terapisi Nedir

Aile ve Çift Terapisinin İlişkilere Katkıları

Aile ve çift terapisi, ilişkilerdeki sorunları çözmek, iletişimi geliştirmek ve duygusal bağı güçlendirmek amacıyla uygulanan etkili bir terapi yöntemidir. PsikoEvim’de uzman psikologlar tarafından sunulan bu terapi, çiftlerin veya aile bireylerinin birbirlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olarak, ilişkilere yeni bir perspektif kazandırır.

İlişkilerde zamanla çeşitli sorunlar, iletişim kopuklukları veya çatışmalar ortaya çıkabilir. Bu durumlar, taraflar arasındaki güveni zedeleyebilir ve duygusal bağları zayıflatabilir. Çift terapisi, tarafların birbirlerini anlamalarına, sorunları doğru bir şekilde ele almalarına ve ilişkilerindeki olumsuz döngüleri kırmalarına yardımcı olur. Terapi süreci, iletişim becerilerinin geliştirilmesini, tarafların duygusal ihtiyaçlarını fark etmelerini ve sorunların çözümüne yönelik ortak adımlar atmalarını sağlar.

Aile Terapisinin Önemi

Aile terapisi, yalnızca çiftler arasında değil, aile bireyleri arasındaki ilişkilerin sağlıklı bir şekilde gelişmesine de katkı sağlar. Aile içinde yaşanan sorunlar, bireylerin duygusal ve psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir. Özellikle ebeveyn-çocuk ilişkilerinde yaşanan anlaşmazlıklar veya iletişim eksiklikleri, aile dinamiklerinde sorunlara yol açabilir. Aile terapisi, aile üyelerinin rollerini ve ihtiyaçlarını daha iyi anlamalarına yardımcı olurken, bireyler arası sağlıklı sınırların ve iletişim becerilerinin geliştirilmesini sağlar.

PsikoEvim’de uygulanan aile terapisi, aile içi ilişkileri güçlendirirken, bireylerin kendilerini ifade edebilecekleri güvenli bir alan sunar. Terapistler, aile üyeleri arasındaki bağları güçlendirmek ve duygusal zorlukların üstesinden gelmek için çeşitli teknikler kullanır. Bu süreç, aile bireylerinin birbirlerine karşı empati geliştirmelerine ve çatışmaları daha etkili bir şekilde çözmelerine yardımcı olur.

Çift Terapisinin İlişkilere Katkıları

Çift terapisi, ilişkilerde yaşanan sorunları daha sağlıklı bir şekilde ele almayı öğretir. Çiftlerin karşılaştığı zorluklar; iletişim kopukluğu, sadakat sorunları, maddi anlaşmazlıklar veya stres kaynaklı çatışmalar olabilir. Terapistler, bu sorunları çözmek için çiftlere etkili iletişim becerileri kazandırır ve ilişki içindeki olumsuz kalıpları ortadan kaldırmayı hedefler.

Çift terapisi aynı zamanda güveni yeniden inşa etme, duygusal yakınlığı artırma ve ilişkideki tatmini sağlama konusunda da önemli katkılar sunar. Çiftler, terapi süreci boyunca duygusal ihtiyaçlarını daha iyi anlamaya başlar ve ortak bir çözüm yolu bulma noktasında birlikte hareket ederler. Bu da ilişkilerinin daha sağlam bir temele oturmasını sağlar.

Sonuç

Aile ve çift terapisi, sağlıklı ve güçlü ilişkiler için etkili bir araçtır. PsikoEvim’de sunulan aile ve çift terapisi hizmeti, ilişkilerdeki sorunların çözümüne katkı sağlarken, bireylerin kendilerini daha iyi tanımalarına ve duygusal olarak güçlenmelerine yardımcı olur. Aile içi çatışmalar veya çiftler arasındaki sorunlar, terapi ile aşılabilir ve daha tatmin edici bir yaşam kalitesine ulaşılabilir.

 

aile terapisi İzmir, çift terapisi Karşıyaka, evlilik danışmanlığı, ilişki sorunları çözümü, PsikoEvim çift terapisi, aile içi iletişim.

Ergenler ne söyler, ne anlatmak ister

Ergenlik Dönemi Sorunlarıyla Nasıl Başa Çıkılır?

Ergenlik dönemi, bireylerin çocukluktan yetişkinliğe geçiş yaptığı zorlu ve karmaşık bir süreçtir. Bu dönemde yaşanan fiziksel, duygusal ve sosyal değişiklikler, kaygı, depresyon, öfke, kimlik arayışı ve cinsel kimlik sorunlarına yol açabilir. PsikoEvim’de uzman psikologlar tarafından sunulan ergen danışmanlığı, bu sorunlarla başa çıkmada etkili çözümler sunar. Terapi sürecinde ergenlerin kendilerini tanımaları, duygusal dengeyi sağlamaları ve sağlıklı iletişim becerileri kazanmaları hedeflenir. Ayrıca, sınav stresi ve kariyer planlama gibi konularda da destek verilir.

Ergen danışmanlığı, aile içi iletişimi güçlendirmeyi, ergenin kendine güvenini artırmayı ve duygusal sorunları çözmeyi amaçlar. Bu süreç, bireyin gelecekteki yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyen bir dönemdir. PsikoEvim’de uygulanan kişiye özel terapi yöntemleriyle, ergenlik süreci daha sağlıklı bir şekilde yönetilir.


ergenlik sorunları, ergen psikolog İzmir, Karşıyaka ergen danışmanlığı, sınav stresi, kimlik arayışı, ergenlikte depresyon, aile içi iletişim.

psikoevim-erken-cocukluk-cinsel-egitim

Çocuklarda Oyun Terapisinin Önemi

Oyun terapisi, çocukların duygusal ve psikolojik gelişimini destekleyen en etkili yöntemlerden biridir. PsikoEvim’de uygulanan bu terapi, çocukların yaşadığı sorunları anlamak ve çözmek için güvenli bir alan yaratır. Oyun, çocukların kendilerini ifade etmeleri, korku ve kaygılarıyla yüzleşmeleri için bir araçtır. Yetişkinler gibi sözel iletişimde güçlü olmayan çocuklar, oyun sırasında duygularını daha rahat ortaya koyar. Bu sayede, uzman psikologlar onların iç dünyasını keşfeder ve duygusal çatışmalarını çözmelerine yardımcı olur.

Oyun terapisi, bilişsel ve motor becerilerini geliştirdiği gibi çocukların sosyal kuralları öğrenmesine de katkı sağlar. Çocuklar, oyun sırasında sınırları öğrenir, problem çözme yeteneklerini geliştirir ve yaşadıkları travmatik olayları daha kolay aşarlar. Özellikle dikkat eksikliği, anksiyete, travma ve davranış bozuklukları yaşayan çocuklar için oyun terapisi, duygusal iyileşme sürecinin en etkili yoludur.

PsikoEvim’deki uzman psikologlar, çocukların bireysel ihtiyaçlarına uygun oyun terapisi seansları düzenleyerek, onların duygusal dünyasında anlamlı değişimler yaratmayı hedefler. Erken dönemde yapılan bu müdahaleler, çocukların ileriki yaşantılarında sağlıklı bireyler olmalarına önemli katkılar sağlar.

 

çocuklarda oyun terapisi, oyun terapisi faydaları, İzmir çocuk psikoloğu, Karşıyaka çocuk terapisi, çocuk psikolojik danışmanlık, duygusal gelişim, oyun terapisi uzmanı.

free-online-therapy-versus-paid-counseling_1320W-JW-1

Online Psikolojik Danışmanlık Hizmetinin Faydaları

Online psikolojik danışmanlık, günümüzde birçok kişi için ideal bir terapi yöntemi haline gelmiştir. PsikoEvim’de sunduğumuz bu hizmet, zamandan tasarruf etmenizi ve evinizin konforunda uzman psikologlarımızla birebir görüşmeler yapmanızı sağlar. Özellikle ulaşım zorlukları yaşayan, yoğun bir tempoya sahip veya İzmir dışındaki danışanlarımız için büyük bir avantaj sunan online terapi, yüz yüze terapi kadar etkili ve güvenilirdir. Anksiyete, depresyon, ilişki sorunları gibi birçok konuda online destek alarak, ruhsal sağlığınızı koruyabilir ve yaşam kalitenizi artırabilirsiniz.

Online terapi aynı zamanda, kişiler arası mesafeyi azaltarak daha fazla danışana ulaşmayı mümkün kılar. PsikoEvim’in uzman psikologları, sizin ihtiyaçlarınıza özel terapi programları sunarak, bireysel ihtiyaçlarınıza uygun çözümler geliştirir. Anonim kalma isteği olanlar için de online terapi ideal bir seçenek olabilir. Bu yöntem, güvenli platformlar üzerinden gerçekleştirildiği için gizliliğinizi ve mahremiyetinizi korur.

Günümüzde teknolojinin sunduğu bu olanaklar sayesinde, psikolojik destek almak için fiziksel bir ortamda bulunmanız gerekmiyor. PsikoEvim’de online danışmanlık hizmetimizle, dilediğiniz her yerden, uzman bir psikologla güvenli ve etkili bir terapi süreci yaşayabilirsiniz.

 

online terapi, online psikolojik danışmanlık, İzmir online terapi, ruh sağlığı desteği, güvenilir online psikolog, PsikoEvim online terapi, online danışmanlık faydaları.

Ergenler ne söyler, ne anlatmak ister

Ergenler Ne Söyler, Ne Anlatmak İster?

Ergenlik döneminde ergenle ilişkide kalmak, krizi yok eder. Peki nasıl olacak bu ilişkide kalma hali?

Ergenlik Dönemi, ergen sağlam bir çocukluk geçirmiş dahi olsa yaşanan bedensel ve duygusal değişimler sebebi ile her iki taraf için de bir adaptasyon dönemidir. Aileler için ikinci doğum gibi hissedilen bu dönem, ergen için aileden ayrışma dönemidir diyebiliriz. Her iki tarafı da oldukça zorlar, genellikle ergen anlatmak istediğini anlatamaz, ebeveyn doğru yaklaşımı bulamaz. 

Bu dönemde, ergenin yaşadıklarını anlamlandırmak için yalnız kalmak istemeleri başlar. Boşlukta hissetmeleriyle birlikte yenilik arayışı ve risk alma eğilimleri fazlalaşır. Bunlar yaşanırken aile ile ilişki kuramayan ergen, bu boşluğu alkol, teknoloji gibi bağımlılıklarla doldurmaya yönelir.

Yaşanılan zorluk, kurulan iletişim dilindeki farklılıklardan gelir. Müdahaleci olmak, ihmal etmek, işine karışmak, iyi bir dinleyici olamamak sağlıklı iletişimi bozarken, çocuğun bedensel ve ruhsal olarak ayrı bir birey olduğunu kabul etmek sağlıklı iletişimin temelini atar.

İlişki kurmanın ilk adımı nezaket ve saygıdır. Bu noktada, ebeveyn olarak durmak ve kendimize şu soruları sormak çok kıymetli olacaktır.

“Çocuğumla nasıl bir ilişkilenme içindeyim? İletişim dilimiz çatışma üzerinden mi? Bağ kuruyor muyum? Duyuyor muyum onu? Hissediyor muyum gerçekten duygulanımlarını? Yoksa kontrol etmeye, yönetmeye mi çalışıyorum, kendi değerlerimi mi empoze ediyorum, eleştiriyor muyum sürekli? Çocuğumdan beklentilerim neler benim?”

Ergenlerin; Söyledikleri VS Söylemek İstedikleri

“Beni yalnız bırakın” derken aslında “Bana alan açın ki kendi benliğimi bulabileyim” demek ister. Bu noktada, sağlıklı sınırlar çizmek, ergene hareket alanı sağlamak sağlıklı bir ilişkiye adım olacak, ergeni de güvende hissettirecektir.

“Beni anlayan hiç kimse yok” derken aslında “Bedenim büyüyor ama içim hala çocuk yargılamadan bana destek olmanıza ihtiyacım var” demek istiyordur. Bu noktada, ergenin ihtiyacı nasihatleriniz değil, onu sadece dinlemeniz, duyduğunuzu hissettirmenizdir. Ebeveynin iyi bir dinleyici olup “Ben nasıl tepki verirdim duymak ister misin?” şeklinde sorularla iletişime geçmesi sağlıklı olacaktır.

“Herkesten nefret ediyorum, öfkeliyim” derken aslında “Ne hissettiğimi anlayamıyorum aslında kendime öfkeliyim, şefkatine ihtiyacım var” demek istiyordur. Bu noktada, ebeveynin sakin kalıp ergen duygularını düzenledikten sonra iletişime geçmesi daha sağlıklı olacaktır. Ebeveynin, “Çocuğum bu davranışı kimden öğrendi? Ben öfkemi nasıl kontrol altında tutuyorum?” gibi soruları kendine sorması doğru iletişim yolunu bulmasına yardımcı olacaktır.

“Hiçbir istediğim olmuyor, hiçbir şeye izin vermiyorsun” derken artık “Yeni deneyimler edinmek, kendim seçimlerimle yapmak istiyorum, hayatımdaki bazı şeyleri kontrol edebilmeme izin ver” demek ister. Bu noktada, onun ihtiyacı ne? Neden bunu istiyor? Ve ebeveyn olarak hayır dememdeki sebepler ne?’yi düşünmek doğru cevabı bulmanıza yön verecektir.

“Neden benim boyum kısa?, Kimsenin benim kadar sivilcesi yok?” derken aslında şunu ifade etmek isterler, “Bedenimdeki değişim kontrolüm dışında gelişiyor ve bir yandan bunun yasını tutuyorum”.  Bu sebeplerle başkası ile kendini kıyaslamaya giderler. Değişime uyum sağlamaya çalışırlar. Bu noktada, ebeveynin ergenin davranışlarının altında yatan bu sebepleri bilerek anlayışla karşılaması ve yaklaşması ergenle kuracağı iletişimi daha verimli kılacaktır.

Uzm. Psk. Burçe Nurveren

Psikoevim Çift Terapisi Nedir

Çift Terapisi Nedir?

ÇİFT TERAPİSİ NEDİR?

Çift terapisi, çiftlerin ilişki sorunlarına odaklanarak daha sağlıklı ilişki kurmalarını destekleyen ve yol gösteren bir terapi modelidir.

Çift terapisi, çeşitli müdahale yöntemleri kullanarak, çiftin sağlıklı iletişim kurabilmelerini ve duyarlı oldukları konuları birbirlerini anlayarak konuşabilmelerini sağlanmaktadır. Kendilerini iyi tanımalarına, yeni ilişki ve etkileşim biçimleri kazanmalarına ve sorunları konusunda bir iç görü kazanma yönünde onlara yardım eder.

 

ÇİFT TERAPİSİNDE ÇALIŞILAN KONULAR

  • Eşler arası iletişim promlemleri
  • Evlilikte kıskançlık
  • Ayrılık ve yas süreci
  • Ebeveynlik rolleri ve çocukların yetiştirilmesi
  • İlişki bağımlılığı
  • Ayrılık ve boşanma
  • Geçmişte yaşanmış ilişkisel travmalar
  • Aldatma ve güvensizlik
  • Fiziksel ve ilişkisel travmalar
  • Alkol kullanımının ilişkiye etkisi
  • Paranın kullanımı gibi finansal konular
  • Eşin ailesi ile ilgili yaşanan sorunlar
  • Evlilik öncesi danışmanlığı
  • Evlenme korkusu
  • Cinsel problemler
  • Karşılanmayan duygusal problemler
  • İlişkide yanlızlık
  • Lohusalık depresyonu

“Kalıcı sorunlarla baş etmek konusunda en başarılı çiftler, bu sorunlar hakkında konuşmayı öğrenmiş çiftlerdir.” John Gottman.

İlişki ve evlilik terapisinin ustaları olan, Prof. John Gottman ve eşi Juli Gottman tarafından geliştirilen Gottman Çift Terapisi merkezimizde uygulanmaktadır.

 

Gottman Çift Terapisi Nedir?

Gottman Çift Terapisi, çift terapisinde araştırmaya dayalı neredeyse tek yöntemdir. Çift terapisinde Gottman Yöntemi, John Gottman’ın 1970’de başlayan ve bugüne kadar devam eden bilimsel araştırmalarına dayanmaktadır. Dünyada çiftlerle yapılan ilk ve en kapsamlı araştırmalara dayalı olma özelliği taşıyan bu yöntem; 35 yıldır devam eden araştırmaların sonucudur. Çift terapisinin duayenleri John ve Julie Gottman tarafından geliştirilmiş olan Gottman Yöntemi, çiftler ve ilişkiler konusunda dünyada etkinliği ve geçerliliği kanıtlanmış en kapsamlı terapi yöntemidir.

Bu yöntem çiftlere ilişkideki arkadaşlığı ve yakınlığı derinleştirmede gerekli olan özgün becerileri öğretmeyi hedef almaktadır. Çatışmaların üretken biçimde yönetilmesini sağlamak için, “çözülebilir sorunları” ele almak ve “çıkmaza girmiş” (veya daimi) konular hakkında diyalog oluşturmak için yöntemler sunmaktadır.

Her çiftin ilişki dinamikleri, ilişki DNA’sı kendine özel ve birbirinden farklıdır. Terapi süreci planlaması seansa gelen çifte özel olarak belirlenir. Terapi hedefi, her çifte göre konu bazında değişse de, yaşanan kısır döngülerin belirlenmesi ve bu döngülerin kırılarak olumlu döngülerle değiştirilmesi temeline dayanır. Haklı ile haksızın kim olduğunun belirlendiği ve terapistin hakemlik yaptığı bir anlayışın aksine terapist partnerlerin ilişki içerisindeki ihtiyaçlarını ve bu ihtiyaçların karşılanması adına belirginleşmiş kısır döngüleri belirlemede yardımcı olurken partnerlere eşit mesafede yaklaşır ve kişileri değil ilişkiyi tedavi etmeyi amaçlar.

 

Gottman Çift Terapisi ile;

  • Her bir partner ilişki geçmişlerini, ilişki felsefelerini ve terapi hedeflerini çift terapisti ile paylaşır.
  • İlişkinin değerlendirilmesi ile partnerlerin anlaşmazlık içinde olduğu konular belirlenir ve üzerinde çalışılır.
  • Çiftler, araştırma temelli bileşenlerle sağlıklı ilişkilerde bulunan becerileri edinir.
  • İlişkideki ilgi, beğeni ve saygı sistemini destekleyerek çiftleri bir arada tutmak önceliklidir.
  • İlişkide güveni geliştirmekten, duygusal kopukluğa, çatışmaları ve diğer pişmanlık yaratan durumları onarmaya kadar iyi bir ilişkinin bütün unsurlarını iyileştirmek ve bu alanda beceriler geliştirmek hedeflenir.
  • Çift terapistinin desteği ve koçluğu ile ilişkide olması gereken İletişim becerileri edinilir.
  • Çiftlerin, terapinin ardından ilişkileri için gerekli olan araçları ve yöntemleri öğrenmesi sağlanır.
  • Çift terapisi odaklandığı ilişki becerilerinin yanı sıra, partnerlerin birbiri ile derinden bir bağ kurmalarını sağlayacak olan ilişki dinamiklerini ortaya çıkarmalarını sağlar.
  •  

Gottman Çift Terapisinde Süreç Nasıl İşler?

Süreç çiftlerin etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış değerlendirme araçları, yapılandırılmış çift ve bireysel değerlendirme görüşmeleriyle başlar. Partnerlerin ilk randevuya beraber gelmeleri beklenmektedir. Akabinde bir sonraki seans için her bir danışana bireysel 1 veya 2 seans ayarlanmakta olup, kişilerin bireysel süreçlerinin değerlendirilmesi gerekir.

İlk seansta sizlerin ilişki dinamiklerinizi ve sorunlarınızı anlamayı hedeflerken, bireysel seanslarda kişilerin bireysel öyküleri, çocuklukları, eski ilişkileri ve cinsel yaşantıları (varsa), bireysel psikolojik zorlukları ve bu zorluklarının ilişkileri üzerinde etkileri araştırılmaktadır.

Değerlendirme sürecinin en son aşaması partnerlerin ilişki değerlendirme testlerinin yanıtlaması olacaktır. Ortalama 35 sayfalık detaylı bir değerlendirme testinden sonra elindeki verilerin değerlendirmesi sonucu sizi ilk geri bildirim ve tedavi planlama randevusuna davet ederek ilişki terapisi süreci başlamaktadır.

Terapi seanslarının sona ermesinin ardından çiftlere 6 ya da 12 ay gibi belirli aralıklarla ulaşılarak ilişkinin terapiden sonraki şekli ile ilgili takip görüşmeleri yapılır. İşte bu takip görüşmelerindeki amaç, çiftin terapi sonrasında ilişkileriyle ilgili bir zorluk yaşama oranını azaltmak ve gerekli müdahalelerin yapılmasını sağlamaktır.

 

Hamilelikte Yaşanan Psikolojik Değişiklikler

Hamilelikte Yaşanan Psikolojik Değişiklikler”

Hamilelikte hormonal, fiziksel ve kimyasal değişiklikler yanında psikolojik değişiklikler de görülür. Hormonal değişiklikler, bebek bekleyen anne adaylarını psikolojik açıdan oldukça etkileyebilir. Ani gelen ağlama isteği, normalden çok daha duygusal hissetme, dürtü kontrolünde sorunlar (örneğin:ani öfkeler) gibi duygu dalgalanmaları bu sürecin bir getirisidir. Özellikle ilk kez hamilelik yaşayan kişiler için bilinmezliğin getirdiği endişeler de duygusal açıdan sizleri zorlayabilir.

Doğum nasıl olacak, bebeğim sağlıklı şekilde dünyaya gelecek mi, bebeğimi nasıl büyüteceğim, iyi bir anne olabilecek miyim soruları pek çok anne adayının kafasını kurcalar. Bu noktada kaygılar, bilinmezlikten kaynaklandığı için konular hakkında okumalar yaparak sizleri neyin beklediğini öğrenmek rahatlamanızı sağlayacaktır.

Bu dönemde yaşanan tüm duygusal dalgalanmalar anne adayları için normal olsa da bazı kişiler için sorunlarla başa çıkmak zorlayıcı olabilir. Anne ile bebek arasındaki bağ çok kuvvetli olduğu için bu dönemde yaşanan pek çok olay bebeğinizin hissetmesine neden olur. Zorlandığınız noktada, sağlıklı bir hamilelik dönemi ve doğum geçirmek, doğum sonrası için de yaşadığınız kaygılarınızı en aza indirmek için profesyonel bir destek almak oldukça güvenli bir seçenektir. Böylece sadece annenin sağlığı değil bebeğin sağlığı da güvence altına alınır.

Psikolog Belce Başcı

Öfke Nöbetleri Neden Olur ve Nasıl Aşılır ?

Öfke Nöbetleri  Neden Olur  ve Nasıl Aşılır ?

Çocuk büyütmenin en zor ve ebeveyni en çıkmada hissettiren zamanlarından biri çocuklarının geçirdiği öfke nöbetleridir. Genelde bununla ilgili olarak ebeveynlere verilen tavsiye öfke nöbetleri sırasında “Ağlarsan ağla” vb. söylemlerle kayıtsız kalınması ve görmezden gelinmesidir. Bu sayede öfke nöbetlerini çocukların bir silah olarak kullanmasının önüne geçilebilir. Ancak biz uzmanlar biliyoruz ki iki tür öfke nöbeti vardır. Bunlardan ilki biraz önce de bahsetmiş olduğum gibi çocuğun bilinçli olarak kriz yaratmaya karar verip düğmeye basmaya bile isteye karar vermesidir. Çocuğunuzun dramatik ve görünüşe göre içten içe gelen yalvarmalarınıza rağmen sizler ebeveyn olarak sınırlarınızı kesin olarak koyar ve net bir dille ifade ederseniz bu öfke krizleri kısa zamanda yok olur. Böyle anlarda verilebilecek en iyi yanıt: “Şu an tabletle biraz daha oyun oynamak istediğini biliyorum. Süremiz bittiği için çok üzgünsün  ancak artık kararlaştırdığımız tablet süresinin sonuna geldik. Tableti sen kendin mi salona bırakmak istersin? Eğer kendin bırakmazsan elinden almak durumunda kalacağım.”  Ebeveyn böyle kesin bir sınır koymakla, çocuğunuzun uygun olmayan davranışlarının sonucuna katlanması ve dürtülerine hakim olması gerektiğini anlatmış olur. Peki ya diğer öfke krizi nasıldır? Burada çocuğunuz gerçekten öfke duygusunun yoğun bir biçimde yaşıyordur ve güçlü olan bu duygu onun beynini öylesine esir almıştır ki, muhakeme yapmasına, mantıklı kararlar alabilmesine, sizin sunduğunuz çözüm önerilerini duymasına yardım eden üst beyni devre dışı kalmıştır. O anlarda ilk olarak ebeveynin fırtınada denizin ortasında kalan bir  dümeni soğukkanlılıkla çevirebilen bir kaptan olarak “Biliyorum çok kızgınsın. Arkadaşının o oyuncağını senden izinsiz alması seni çok öfkelendirdi. O kadar kızgınsın ki şu anda da ona bağırmak istiyorsun.” gibi bir yanıtla çocuğunuzun sizin tarafınızdan duyulduğunu ve anlaşıldığını hissettirmiş onun güçlü duygularının yatışmasına ve üst beynin yeniden devreye girmesine yardım etmiş olursunuz. Çocuğunuz size onu anladığınızı söyleyen “Evet” cevabını veriyorsa işte o zaman artık beyni öğrenmeye açık hale gelmiştir ve sizin ona öğrettiklerinizi çok daha kolay özümseyecektir. “Öfkelendiğini görebiliyorum ancak böyle zamanlarda bu öfkeni sözcüklerle ifade edebilir ve arkadaşına “Ben bundan hoşlanmıyorum” diyebilirsin.” Bir yanıtla bu yaşanan deneyim bir kez daha tekrar yaşanmaması adına çocuğunuzun ne yapması gerektiği konusunda onunla şiddetsiz bir iletişim kurarak yaşadığınız öfke nöbetlerin üstesinden gelebilirsiniz. 

Biliyor musunuz? Çocuklar yalnızca duygularını düzenleyebilen yetişkinler eşliğinde duygularını yatıştırabilirler. Ancak unutmamalıyız ki bazen biz yetişkinlerin de tepesinin tası atar ve üst beyni devre dışı kalır. İşte bu anlarda önce biz yetişkinler duygularımızın farkında olan bir içgörüye sahip olarak duygularımızı sağlıklı yatıştırmayı öğrenmeliyiz ki çocuklarımıza da bunu öğretebilelim. 

 

Psikolojik Danışman

         Sıla Salantur 

EMDR Terapisi Nedir ?

EMDR Terapisi Nedir ?

 

Francine Shapiro, 1987 senesinde istemli göz hareketlerinin, olumsuz ve rahatsız edici düşüncelerin yoğunluğunu azalttığını fark etmiştir. Dr. Shapiro, bir süre sonra, travmatik olarak etkilenmiş Vietnam gazileri ve cinsel istismara uğramış olan kişilerle EMDR’nin etkinliğini araştırmak üzere bir çalışma yapmıştır. Bu çalışmada, danışanlarından duygusal anlamda kendilerini rahatsız eden duruma odaklanmalarını ve aynı zamanda terapist tarafından yönlendirilen çift yönlü göz hareketlerini takip etmelerini istemiştir. Çalışmanın sonuçları EMDR’nin, danışanların travma belirtilerini anlamlı derecede azalttığını göstermektedir. Şu an günümüzde de travmaları iyileştirmede en etkili yöntem olarak kabul edilmekte ve terapilerde de kullanılmaktadır.

 

Travmatik olarak kabul edilen acı yükü fazla ve psikolojik olarak çok zorlayıcı olan olaylarda (kaza, taciz, deprem, atak, ölüm vb.) olayın duygusal yükü çok fazla ve yoğun olduğundan beyin bu olayın yarattığı duygu ve bilgileri doğru ve sistemli bir şekilde kaydedemez. Başta çocukluk çağı olmak üzere her yaşta yaşanan ve etkisi travmatik olan her tür yaşantı; günlük hayatta aile, okul, iş çevresinde yaşanan olumsuz yaşantılar, şiddete maruz kalmalar, aşağılanmalar, ihmal ve başarısızlıklar işlenememiş anılar arasında yer alabilirler. Buna bağlı olarak kişiler o yaşadıkları olayı anımsatan en ufak bir şey olduğunda (örneğin deprem yaşayan birinin yeniden deprem yaşaması) kişiler yaşadıkları olayla ilgili görüntüleri ya da bedensel duyumları yeniden yaşar ve benzer duyguları tekrar tekrar yaşamaya devam etmiş olurlar. Birçok farklı travmatik, acı yaşantı sağlıklı işlenmemiş anılar olarak hafızada yer edinir. Ses, koku, tat, beden, duygu ve düşünceler olduğu gibi depolanır. Bunun sonucunda travmayı anımsatan uyaranlar ortaya çıktığında kişinin geçmiş travmaları tetiklenir, bu da kişinin korku, endişe gibi belirtileri ve bunlara bağlı duyumların söz konusu kişinin olumsuz bedensel tepkilerinin ortaya çıkmasına yol açar. EMDR bu yaşantıları yeniden düzenleyerek sağlıklı bir şekilde kaydedilmesini sağlar. 

 

EMDR Terapisi Nasıl Uygulanır?

EMDR terapisinde 8 aşamalı, üç yönlü (geçmiş, şimdi, gelecek) bir protokol uygulanır. Hedef, geçmişte yaşanan anıların yeniden işlenerek duyarsızlaşmanın sağlanması, bugünkü semptomların tedavisi, danışanın gelecekte karşılaşacağı benzer sorunlar karşısında, kazandığı olumlu inanç ve duyguların geliştirdiği yeni bakış açısının yönlendirdiği davranışları günlük hayatında gösterebilmesidir. Anıların duyarsızlaştırılması yöntemleri arasında hızlı göz hareketleri, çift yönlü ses uyarımları veya çift yönlü olarak danışanın diz kapaklarına bir araç ile vurma şeklinde çeşitli teknikler yer almaktadır.

EMDR terapisinin etkililiği hakkında okumalar yapan danışanlarım terapi sürecinin başında kendisine EMDR uygulanmasını talep ediyor olsa da bu noktada danışanın duygusal hazırbulunuşluluğuna, destek ihtiyacı duyduğu soruna ve daha pek çok etkene bağlıdır. Bu noktada hangi terapi yönteminin uygulanacağının kararı danışanın başvurduğu uzmana bırakılmalıdır.

Psikolojik Danışman / Sıla Salantur 

Kardeş İlişkisi

Kardeşler: yaşamımızdaki en uzun ilişkilerimiz

Yukarı daki tanım benim çok sevdiğim ve kardeşlik üzerine kıymetli bulduğum bir kitabın kapak yazısı. Evet, kardeşler bizim yaşam yolundaki en temel ilişkilerimizi oluşturan, aynı şartlar ve koşullar altına birlikte büyüdüğümüz önemli kişiler. Peki bu ilişki bu kadar kıymetli ve önemliyken bir çocuğun kardeşi olacağına kim karar verir? Yada doğru soru belki de şudur: evdeki çocuğumuz kardeş istiyor diye dünyaya yeni bir çocuk getirmeli miyiz? 

Bu soru çok masum ve sevimli görünür ancak içinde barındırdığı yük o kadar ağırıdır ki. Özellikle 0-6 yaş döneminde çocuklar çevrelerinden çok fazla etkilenirler. Etraflarında gördüğü şeyleri onlarda yapmak, onlarda sahip olmak isterler. Ancak bu bilinçli bir seçim değildir. Sadece çevrenin geniş etkisi ile bu olur. Örneğin; çocuğunuzun gittiği anaokulunda kardeşi olan bir çocuk varsa izin evinizin yeni gündemi muhtemelen bu olacaktır. İşte sadece bu anlık ve geçici bir istekle kardeş istiyor diye düşünmek doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü yine yanı dönem çocukları (0-6 yaş) durumların kalıcı yada geçici olduğu bilgisine sahip değildir. Yani bir gün oğlunuz kız olmak isteyebilir, ertesi gün göz rengini değiştirmek istiyor olabilir yada bir kedi sahibi olmak istiyor olabilir. Bu dönem çocukları işte bu şekilde kardeşi olmasını istediğinde istemediğimde olmaz yada annem onu evden gönderir algısına sahiptir. Tüm bu bilgiler ışığında sadece çocuğum kardeş istiyor diye ona bir kardeş dünyaya getirmek ona çok büyük bir yük vermek değil midir?

Kimi zamanlarda ise dünyaya yeni bir kardeş gelir ve bunu ebeveyn istemiştir. Ancak şimdi ki durum ise acaba çocuğum yeni kardeşe hazır mı olur? Burada genel geçer bir kural ne yazık ki yoktur. Hazır olma hali her zaman değişkendir ancak biz uzmanların öneridi şu noktada olabilir. Eğer çocuğunuzun önemli yaşam olayları varsa kardeşin gelişi bunları gölge düşürebilir ve istemeyeceğimiz tablolar orada çıkabilir. Örneğin; evdeki çocuğunuzun bu yıl ilkokula başlayacak olması doğal olarak ilgi ve alaka gerektirir. Bu durumda evde yeni birey belki de doğru bir zamanlama olmaz. 

Çocuğum kardeşini kıskanır mı bir diğer endişe. Bu endişe aslında herkesin yaşadığı bir durum. Kıskanmak aslında doğal bir his, özellikle anne ve babamız söz konusuysa. Ancak bu duygu sonucunda nasıl davrandığımız önemli olan. Çocuğunuz yeni kardeşini kıskanabilir burada sizi tavanız önemlidir. Elbette kimi zaman bu kıskanma durumu artar ve ilişkilere zarar verirse bir uzman yardımı almak gerekebilir.