psikoevim-okul-fobi

Okul Fobisi

YARIN SABAH OKULA GİTMEYECEĞİM !

Okullar açıldı, sınıflar ilk defa okulla tanışacak küçük öğrencilerle de doldu. Kimi neşe içinde, arkadaşlarıyla eğlenerek günü geçiriyor, kimi de annesinden ayrıldığı için üzgün; okula gidip sınıfa girmek istemiyor. Çocuk ilk kez anne ve babasının sağladığı güvenilir ortamı terk ederek dış dünyada kendi güvenli evinden farklı bir yerde bu kadar zaman geçirmeye başlar. İlk olarak uyum sağlaması gereken şey okulun büyüklüğüdür. Bu ortamın kendine ait kurallar vardır ve ondan bu kurallara uyum sağlaması gerekir. O ana kadar yeni şeyleri öğrenmesi için belirgin büyük bir beklenti yokken yarışmacı bir ortamda yeni şeyleri öğrenmek zorunluluk halini alır. Kısaca okula uyum sağlama sürecinin çok boyutlu bir kavram olduğu söylenebilir.

Çocuğun okula gitmeyi istemem nedenlerini arasında,

 

  • Ayrılık kaygısı yaşaması
  • Belirsizlik ve bilinmezliğin verdiği kaygı
  • Evde okulla/öğretmenle ilgili yapılan olumsuz konuşmalar
  • Çocuğun mizaç özellikleri ( utangaç, kaygılı, hassas olması vb.)
  • Aile bireylerinin birbirlerine bağımlı olması
  • Ev içinde hiç kural koyulmaması,  her istediğinin yapılması ve böylece evin okuldan daha cazip gelmesi
  • Çocuğun değişim ve yeniliklerle baş etmekte zorlanması
  • Ebeveynleri tarafından terk edilme korkusu
  • Anne-baba tutumları (Aşırı koruyucu ya da aşırı hoşgörülü ebeveyn tutumları)
  • Çocuğun performans kaygısıyaşaması
  • Anne veya babanın hasta olması
  • Yeni kardeş doğumuveya annenin hamile olması
  • Evde kalan kardeşi kıskanma
  • Çocuğun gelişimsel alanda yetersizlik yaşıyor olması, kendisine güveni azsa, sosyal fobisi varsa, hiperaktive, depresyon gibi psikolojik problemler de uyum sorunu yaşar.
  • Aile içi iletişim sorunları, boşanma, ölüm, kaza, hastalık gibi nedenler de okul reddine sebep olabilir.

 

Yukarıda bahsettiğimiz nedenlerin tüm çocukları kapsamadığı, bu yazıda sıklıkla
karşılaşılan olası nedenlere yer verildiği unutulmamalıdır. Şüphesiz ki uyum sürecinde en önemli şey ebeveyn tutumudur.

 

GÖRGÜLÜ KUŞLAR GÖRDÜĞÜNÜ İŞLER GÖRMEDİK KUŞLAR BİLMEZ Kİ NE İŞLER ?

Diğer yönden aile içerisinde anne ve baba arasındaki ilişki çocuğun hayatı boyunca çevresindeki kişilerle kuracağı ilişki tarzı içinde bir şablon oluşturur. Çocuğun içinde bulunduğu aile ortamındaki ebeveynleri arasındaki çatışmalar, ebeveynlerin evliliklerinin stabil olmaması çocuğun uyum sorunlarına karşı daha yatkın olmasına neden olur. Bu süreçte etkili olan neden çocuğun ebeveynleri arasındaki ilişkinin olumsuz temsillerinin çocuğun içsel dünyasında bulunmasıdır. Yapılan çalışmalarda bu alanca güçlük yaşayan çocukların nötr çevresel uyaranları olumsuz uyaranlar olarak algılama eğiliminde olduğunu göstermektedir.

Bu konuya ilişkin çalışmalarda özellikle 1. Sınıfta öğretmen öğrenci uyumunun iyi seviyede olmasının eğitim yaşamının tamamında akademik başarıyı etkilediğini göstermektedir. Öğretmen ve öğrenci arasında güven temeline dayalı bir ilişki çocuğun okul uyumunu ve arkadaş ilişkilerini ve dolayısıyla da okulun sosyal kurallarına uyumu arttırmaktadır. Yapılan çalışmalarda çocukların okula başladıktan sonra okul uyumunu etkileyen en önemli faktörün öğretmen öğrenci uyumu olduğunu göstermektedir.

 

BİR SİHİRLİ CÜMLE SORUNLARINIZI AŞMAYA YETEBİLİR !

Anne babalar çocuklarına karşı anlayışlı olmalıdır. ”Bebek misin sen, kocaman adam oldun, korkacak ne var?” gibi bastırıcı yöntemlerden uzak durmalıdırlar. Bu yaklaşım sorunları çözmez, bastırır. Bastırılan bir sorun da sonradan daha büyük bir şekilde karşımıza tekrar çıkar. Esasında tam da bu noktada sizi sihir gibi bir cümleyle tanıştırmak isterim. Lütfen çocuğunuzun boyunun seviyesine inin ve ona şunu söyleyin, “Şu an okula gitmek bizden uzak kalacağın için ağlıyorsun. Senin için oldukça zor olmalı buna alışmak. Seni anlıyorum.”

 

AİLENİN AŞIRI KORUYUCU TUTUM = OKUL FOBİSİ

Bir hata yaptıklarında çocuklarımızı okul veya öğretmenle korkutursak, çocuğun öğretmenden ve okuldan soğumasına neden oluruz. Okul ceza verilen bir yer olarak gösterilmemelidir. Çocuk aşırı korumacı bir anlayışla yetiştirilmişse, arkadaşlarıyla iletişimi çok az olmuşsa, dışarıya pek çıkmamışsa kendi ayakları üzerinde duramıyorsa ailesinden uzak kalmak onu çok korkutur.

Çocuklar aslında bu şekilde davranarak anne-babalarını okula gitmemek için ikna etmeye çalışırlar. Aileleri onlara “Tamam, bugün okula gitmeyebilirsin.” derse, çocuktaki psikosomatik olan bu sorunlar birdenbire ortadan kalktığı, ağrıların geçtiği görülür. Ancak çocuğun evde kalması uzadıkça okula başlaması da güçleşir. “Yatışsın, düzelir, sonra göndeririz, iyileşince göndeririz.” şeklindeki yaklaşımlar sorunun çözüm sürecine

Okul fobisi yaşayan çocuklar için sadece okula gitmek sorundur. Bu çocuklar evde kaldıkları sürece hayatlarından memnundurlar. Hiçbir sorun yaşamazlar. Bu yüzden gerçekte ciddi sorunları ve hastalıkları yoktur.

İlgisizlik kadar fazla ilgili olmanın da sakıncalı bir durum olduğu unutulmamakla ayrılma kaygısının temeline inilmeli, sorunun neyden kaynaklı olduğu saptanıp çözüme odaklanılmalıdır.

ÖNCE EBEVEYN SONRA ÇOCUK OKULA ALIŞIR !

Yine yapılan araştırmalar çocukların yeni şart ve koşullara yetişkinlerden daha hızlı uyum sağladığını göstermektedir. Ama anneler çocukları okula başlayınca evde çocuklarıyla zaman geçiren anneler kendilerini boşlukta hissedebilir. Çalışan annelerin önemli konularından biri çocuklarına yeterince zaman ayıramamak ve ayıramadıkları için de kendilerini suçlu hissetmeleri. Çocuğun okula başlaması, çalışan anneler için yeni bir kaygıyı beraberinde getiriyor. Derslerine yardım etmek gerekiyor mu? Ya yardım edemezsem? Zaten yeterince zaman ayıramıyordum, şimdi daha da büyük bir sorun haline gelecek’ şeklindeki endişeleri, aslında çocuktan çok bakış açılarında değişime gidilmesi gerekmektedir. Çalışan anneler çocuklarına okul konusunda destek olmak istiyorsa, öncelikle öğretmenle işbirliği yapmalılar. Bu işbirliği ayda bir telefon, mail ya da okul ziyareti şeklinde olabilir. Bir sacın üç ayağı olan aile, okul ve öğretmenin uyum içinde hareket etmesi çocuğun uyum sürecine olumlu bir katkısı olacaktır.

Çocuğun okula uyum sürecini sağlıklı bir şekilde geçirebilmesi için bazı öneriler:

  • Çocuğun düzenli olarak okula getirilmemesi veya çeşitli sebeplerle okuldan uzak kalması gibi nedenler okula alışma sürecinizorlaştırıcı etkiye sahiptir. Ailenin tüm bireyleri çocuğun okula düzenli gitmesi konusunda kararlı olmalıdır.
  • Okulla ilgili kendisinikaygılandıran sebebin ne olduğu anlamak için çocuk yargılanmadan, tarafsızca dinlenmeli. Sorunun temel nedenini anladıktan sonra çözüm yolları için ebeveyn ve çocuk birlikte hareket etmeli, neler yapılabileceği konuşulmalı.
  • Okulun olumlu yanları anlatılarak çocuğun okula gitmesi özendirilmeli (Örn:  Kişisel ilgisine hitap eden şeylerden bahsetme). Bunun yanı sıra anne-baba kendi okul anılarını da anlatabilir.
  • Okula gitmekte kaygı yaşayan çocukla alay edilmemeli, kimseyle kıyaslanmamalı veya baskı yapılmamalı.

     —  Sen artık abla oldun, ablalar ağlamaz.

      —  Herkes gidiyor sen niye korkuyorsun?

      —  Böyle davranırsan öğretmenin/ arkadaşların seni sevmez  gibi söylemlerden kaçınılmalı.

  • Okula alışma dönemindeçocuğun düzeni ile ilgili diğer ritüelleri değiştirilmemeli. Bu dönemde çocuğun hayatında herhangi bir farklılık (bakıcı değişikliği, taşınma, tuvalet eğitimi ) yaratmamaya dikkat etmek gerekir. Unutulmamalıdır ki; çocuk için okula başlamak zaten başlı başına büyük bir değişikliktir.
  • Çocuğun evden ayrılırken stressiz, mutlu ayrılmasına, ev içinde koşturma olmamasına özen gösterilmeli.
  • Okul alışverişineçocukla birlikte çıkılmalı ve ihtiyacı olan malzemeleri alırken onun da dahil olması sağlanmalı.
  • Çocuğun eve döneceği saatlerde (Anne de çalışıyorsa hiç değilse ilk haftalarda) evde olup onu karşılayabilmek, küçük sürprizler hazırlamak, çocuğun yapabildiklerini öne çıkartarak olumlu yanlarını pekiştirmek (Ne kadar güzel yapabiliyorsun artık. Büyüdüğünü görmek çok güzel. gibi
  • Çocuk okulhakkında mutlaka bilgilendirilmeli (Eve nasıl döneceği, servis kullanıp kullanmayacağı, eve geldiğinde kimin karşılayacağı vb.).
  • Eve döndüğünde gününün nasıl geçtiğini sorulmalı ancak ısrarcı olunmamalı ve paylaşmak istediği zaman anlatmasına izin verilmeli. Okulla ilgili kaygıuyandıracak sorular sormaktan kaçınılmalı. “Ağlamadın değil mi?” , “Bir problem oldu mu?  gibi sorular tetikleyici olabilmektedir.
  • Ayrılırken, ”Eminim ki çok güzel bir gün geçireceksin.” diyerek yüreklendirilmeli. Çocukla vedalaşma süresi uzatılmamalı. Çocuğa söylenecekler kısa ve net olmalı. Ne de olsa alışır düşüncesiyle asla haber vermeden, hoşça kal demeden gidilmemeli.
  • “Ağlarsan veya karnın ağrırsa seni alırım” demekten kaçınılmalı. Onun yerine “Eğer kendini kötü hissedersen karnın ağrırsa, miden bulanırsa öğretmenine söyleyebilirsin, öğretmenin gerekli görürse beni arar ve seni almamı ister” denilebilir.
  • Bazı çocuklar ev ve okul yaşantılarını birbirine aktarmak istemezler. Okulda neler olduğunu, neler yaptığını merak ediyorsanız ama sorularınıza cevap alamıyorsanız ısrarla sorulmamalı. Onunla farklı ortamlarda sohbet ve çeşitli oyunların içinde mutlaka merak ettiğiniz konularla ilgili şeyleri size kendi isteği ile anlatacaktır.
  • Kreş/anaokulu hakkında çocuğa açıklama yapmak ve kreş/anaokulunu tanıtmak uyumu kolaylaştırır. Çocuğun okulu sevmesi ve istemesi uyumu için aile çocukla birlikte okula gitmeli, çocukla okulun her tarafını (grupları, yemekhaneyi, tuvalet ve lavaboları vb.) gezmeli, çocuğu öğretmen ve idarecilerle tanıştırmalı.
  • Kreşin/anaokulunun sadece çocukların bulunduğu bir yer olduğu söylenip anne ve babaların bulunmadığı, işe gittiği açıklanmalıdır. Ancak okulun ilk haftasında gün içinde ailesini görmek çocuğun okul ortamında öğretmeniyle ve arkadaşlarıyla güven ilişkisi kurmasını kolaylaştıracaktır.
  • Aile çocukla okula geliş gidiş saatleri ile ilgili konuşmalı, sadece belli bir zaman dilimi içinde kreş/anaokulunda kalacağı söylemeli, onu alabileceği süreyi onun anlayacağı terimlerle anlatıp, o süreyi geçirmeden almaya dikkat etmelidir.
  • Kreş/anaokulun her gün gidilmesi gereken oyun, arkadaş ve eğitim yeri olduğu anlatılmalı ancak abartılmış ve yanlış bilgi verilmemelidir. Aksi durumda çocuk kendisine anlatılanlarla bulduklarını karşılaştığında aradığını bulamayacak ve okula güveni kalmayacaktır.
  • Özellikle ilk günlerde çocuk kapıdan teslim edilip kapıdan teslim alınmalı, vedalaşma mümkün olduğunca kısa tutulmalı. Vedalaşmada çocuk ağlamaya başlasa bile ayrılma konusunda kararlı davranılmalı. Onu öpüp “Ben şimdi gidiyorum” deyin ve geri geleceğinizi söyleyin. Bunun ne zaman olacağını çocuğunuzun dil gelişimine uygun şekilde ifade edin.
  • Çocuk kreş/anaokuluna birlikte geldiği ebeveyni yanında ağlıyor, onun gitmesine izin vermiyorsa okula bağımlı olmadığı bir kişi tarafından getirilmeli ve okula düzenli devam etmesi konusunda ısrarlı olunmalıdır.
  • İlk günlerde fazla soru sormak, ne yediği ile ilgilenmek çocuğun uyumunu bozabilir. Sadece ”Günün nasıl geçti?” diyerek kendisinin anlatması beklenilmeli
  • Çocuğun kreş/anaokulu reddetmesi durumunda, büyükanne/büyükbaba gibi aileden birinin çocuktan yana tutum göstermesi, ona güç verir ve tepkisini büyütür. Okula gidiş tüm aile bireyleri tarafından desteklenmeli ve aile bireyleri uyum içinde olmalıdır.
  • Aile çocuğa okulda mutlu olacağını, güvenlikte olacağını, orada onunla ilgilenecek bir öğretmeni olacağını, isteklerini öğretmeni ile paylaşabileceğini söyleyerek çocuğun öğretmenine karşı güven duymasını sağlamalıdır.
  • Uyum dönemini zorlu geçiren çocukların ailelerinde anaokulu döneminde geri adım atarak çocuğu okuldan alma, ilkokul 1. sınıfta da, “Acaba erken mi verdik bir yıl daha okuldan alıp bekletsem mi, anaokuluna geri mi dönsem düşünceleri “ belirebilir. Oysa çocuğun oryantasyon sürecindeki en önemli etken çocuğun hazır bulunuşluluğudur. Bunun içinde okul ortamında bir rutinin var olması gerekir.
  • Çocuk alışkanlıklarını devam ettirmelidir. Örneğin ‘Sen artık okula gidiyorsun, oyun oynamayı bırak demek’ çocuğu kaygılandıracaktır. Öğrenme ve gelişim oyunla daha hızlı ve kalıcı olduğu için çocuğun oyun rutinine devam etmesi, okula uyumu daha da kolaylaştıracaktır.
  • Uyum sorunları hafta başından hafta sonuna doğru aşağı ivme gösterecektir. Ancak hafta sonundan sonra bu ivme tepe yapabilir. Bu normal bir süreçtir. SABIR-SAKİNLİK-KARARLILIK bu süreci kısaltıcı faktörlerdir.

Her çocuğun uyum sürecinin birbirinden farklı olduğu unutulmamalı ve çocuğa göre yaklaşım belirlenmelidir. Ebeveyn, okul psikoloğu ve öğretmen işbirliği ile çocuk kısa süre içinde okula uyum sağlayacaktır. Tüm bu önerileri uygulamanıza rağmen okula uyum problemi uzun süredir devam ediyorsa okul psikoloğunun yönlendirmesiyle bir uzmandan yardım almanız uygun olacaktır.

Comments are closed.