Tükenmişlik duygusal, davranışsal ve fiziksel bazı belirtilerle kendini gösterir. Tükenmişlik yaşayan birey kendini işine veremez, etrafındaki insanlarla sorunlar yaşamaya başlar, verimi düşer, yaptığı hiçbir şeyden zevk almamaya başlar. Kendini yorgun, bitkin, bezmiş ve halsiz hisseder.
Tükenmişliğin çalışan üzerinde çok fazla etkisi vardır fakat her çalışan birey üzerinde aynı etkileri yaratmadığı gibi etkinin şiddeti de farklı değişkenlere bağlı olabilmektedir ve bireyin yalnızca iş hayatını değil aile ve sosyal yaşamını da derinden sarsabilir. Bu sebeple iş hayatında tükenmişlik yaşayan bireye başta ailesi ve yakın çevresi tarafından olmak üzere gereken önem verilmeli, çok geç kalmadan çözümler üretilmeli ve uzman kişilerin desteği sağlanmalıdır.
İşyerindeki çalışma ortamı ve kurulan ilişkiler çalışanlar üzerinde baskı oluşturarak strese sebep olabilir. İş hayatında uzun süre stres altında kalan ve desteklenmeyen bireylerde tükenmişlik ortaya çıkabilir. Tükenmişlik, duygusal taleplerin yoğun olduğu ortamlarda uzun zaman çalışmaktan kaynaklanan, fiziki yıpranma ve buna bağlı olarak işyerinde çalışanlara ve hayata karşı olumsuz tutumlar geliştirilmesi gibi belirtilerin eşlik ettiği bir durum olarak tanımlanır.Tükenmişlik oldukça yaygın rastlanan bir durumdur. Çalışan bireylerin %80’i iş hayatlarının bir noktasında tükenmişlik ile karşı karşıya kalabilmektedirler
Tükenmenin iş kaybından aile içi problemlere, psikosomatik hastalıklardan, alkol-madde-sigara kullanımına ve yorgunluk hissi, uykusuzluk, başta ağrılar, duygusal çökmüşlük, çabuk öfkelenme hali, anksiyete, benlik saygısında azalma, eleştiriye aşırı hassasiyet ve alınganlık gibi duygusal sorunlara sıkça yol açtığı görülmektedir.
Tükenmişliğin boyutları aşağıda bulunan 3 başlıktaki gibi açıklanmaktadır.
Duygusal tükenme, kişinin çalıştığı iş dolayısı ile kişiye aşırı yüklenilmesi ve kişinin tüketilmiş olma duyguları ve bitmiş duygusal kaynakların ve enerji eksikliğinin hissedilmesi biçiminde tanımlanmıştır. Bu boyut kaynaklarda tükenmişliğin en kritik ve en belirleyici boyutu olarak belirtilmektedir. Duygusal tükenme tükenmişlik kavramının içsel boyutudur.
Duyarsızlaşma. Tükenmişlik kavramının kişilerarası boyutunu ifade eder. Duyarsızlaşan bireyler, çalışma arkadaşlarıyla fazla iletişim kurma çabasına girmemeye özen gösterir, kaba hareket ve tutumlar sergiler, umursamaz tavırlar geliştirirler. Bu durum bir açıdan bireylerin kendilerini, tükenme, hayal kırıklığından korunma ve yaşadıkları psikolojik gerginlikten bilinçli bir biçimde uzaklaştırabilmek için uyguladıkları bir savunma stratejisidir.
Düşük kişisel başarı hissi. Tükenmişliğin kişisel gelişme boyutunu temsil etmektedir Çalışan bireyin kendisini işinde başarısız ve yetersiz olarak görmesini ifade etmektedir. Kendini başarısız olarak gören kişi bu durumda başarabileceği ya da gerçekleştirebileceği işleri yapamamaya ve kendini pasifleştirerek mesleki davranımlardan kaçınmaya başlar. Tükenmişliğin bu boyutunda kişilerde, iş nedeniyle karşılaşılan kişilere bağlı başarı ve yeterlilik duygularında belirgin bir azalma görülür.
Suçluluk duygusu, sevilmeme hissi ve başarısızlık, özsaygıyı azaltarak kişiyi depresyona sürükleyebilmektedir.
Tükenmişliğin Nedenleri
İçinde bulunulan koşullar, çalışma ortamı, kişinin fiziksel ve psikolojik durumundaki farklılıklar tükenmişliğin sebepleri olarak ele alınabilir. Genel anlamda tükenmişliğe yol açan iki temel başlıklı neden grubu vardır. Bunlardan birincisi çevresel nedenlerdir. Çalışılan işin niteliği, çalışma saati, işyerinin özellikleri, hizmet verilen kesim, iş yükü, iş gerilimi, iş arkadaşlarının düşük desteği, gelecekte ilerleme fırsatlarının olmayışı/yetersizliği, örgütsel desteğin azlığı, rol belirsizlikleri, ödüllendirme sisteminin olmaması, yönetici baskısı, yetersiz ücret, yönetimin takdir etmemesi, kararlara katılımın olmaması ya da yetersiz olması, çalışanların gereksinimlerinin tam anlamıyla karşılanamaması, iş ortamındaki iletişim, araç gereç yetersizliği, ailevi, ekonomik ve toplumsal etkenler olarak sıralanmaktadır.
İkincisi ise bireysel nedenlerdir. Bütün insanların tükenmişlik yaşama olasılığının var olduğu kabul edilmekle beraber, belirli özellikteki bireylerin bu riski diğerlerine oranla daha çok taşıdığı kabul edilmektedir. Yaş, evlilik, çocuk sahibi olma ve çocuk sayısı gibi nüfus özellikleri herkes için tükenmişliğe yol açabilecek doğal nedenler içerisinde sayılırken; işe aşırı bağımlı olma, kişisel beklentiler, motivasyon, performans, mesleki doyum gibi özellikler, daha çok tükenmeye sebep olan bireysel nedenler arasında sayılmaktadır.
Tükenmişliğin Evreleri
Tükenmişlik kavramı dört evre ile açıklanmıştır. Ancak tükenme bireyin bir evreden diğerine geçtiği kesikli ve keskin bir süreç değildir. Tükenme sürekliliği olan bir olgudur.
Tükenmişlik dört evrede gerçekleşir. Bunlardan ilki şevk ve coşku evresidir. Kişinin bu evrede motivasyonu ve hevesi yüksektir. Diğer evre olan durağanlaşmada beklentilerinin karşılığını bulamayan birey durgunlaşmaya başlar. Üçüncü evre engellenme evresidir ve birey kendini engellenmiş sıkışmış hissetmektedir. Son evre ise artık başa çıkamayan tükenmiş birey yaşadıklarını ve etrafındakileri umursamamaya başlar bu da umursamamazlık evresidir.
Tükenmişliğin Belirtileri
Fiziksel belirtiler. Tükenmişlik fiziki manada öncelikle hafif belirtiler olarak kendisini göstermektedir. Bu belirtiler; yorgunluk hali ve bitkinlik hissi, baş ağrısı, uyuşukluk, uykusuzluk olarak sıralanmaktadır. Önlem alınmazsa devam eden süreçte; geçmeyen soğuk algınlıkları, enfeksiyonlara karşı dirençte azalma, zayıflama veya şişmanlık, solunum zorluğu, genel ağrı ve sızılar, mide bağırsak rahatsızlıkları, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, kas gerilmeleri, kalp çarpıntısı ve deri hastalıkları oluşmaya başlayabilir.
Psikolojik belirtiler. Tükenmişlik yaşayan bireylerde görülebilecek diğer belirtilere göre daha az belirgindir. Bu belirtiler; engellenmişlik duygusu ve sinirlilik, psikolojik kırılmaya açıklık, nedeni belirsiz huzursuzluk ve tedirginlik hissi, sabırsızlık, özgüvende düşme, çevreye karşı düşmanlık duygusu, güçsüzlük, enerjide azalma, iş ile ilgili ümitsizliğe kapılma, diğer insanları eleştirme, ilgisizlik, aile içi problemlerde artış, tatminsizlik, hayata karşı negatif tutum ve davranışlar geliştirme, nezaket, saygı ve arkadaşlık gibi olumlu duygularda azalma, düşüncelerde belirsizlik ve karmaşıklık, asılsız şüpheler ve paranoya, depresyon, suçluluk hissi ve çaresizlik şeklinde sıralanabilir.
Davranışsal belirtiler. Fiziksel ve psikolojik belirtilere oranla başka insanlar tarafından daha kolay gözlenebilen tükenmişlik belirtileridir. Bu belirtiler unutkanlık, aile içi çatışmalar, konsantrasyon düşüklüğü, ani öfkelenme, sinir patlamaları, sık gelen ağlama krizleri, yalnızlık isteği, alınganlık ve takdir edilmediği düşüncesi, işi yavaşlatma, hırsızlık eğilimleri, işten kopma, işine karşı sürekli artan hoşnutsuzluk, hizmetin niteliğinde bozulma, hizmet verilen kişilere hatalı müdahaleler ve hizmet verilenlerin şikayetlerindeki artış, evrakta sahtecilik, düşük iş performansı, birlikte çalıştığı insanlara karşı alaycı ve suçlayıcı olma, iş tatminsizliği, yeni bir mesleki eğitim alma eğilimi, işe geç gitme ve gitmemeler, örgütsel bağlılıkta azalma, hastalık kaynaklı sebeplerle işe gelmemelerde ve geç gelmelerde çoğalma, işten ayrılma ve başka iş alanlarına geçme isteği şeklinde sıralanabilir.
Tükenmişlik sendromu aniden ortaya çıkan bir durum değildir, tam tersi yavaş ve sinsice gelişme gösteren bir belirtiler yumağıdır. Tükenmişlik belirtilerinin göz ardı edilmesi de onun ilerlemesine ve tahammül edilemez hale gelmesine sebep olmaktadır. Bu nedenle tükenmenin sürecinin belirtilerinin iyi bir şekilde bilinmesi ve vaktinde teşhis edilerek gerekli önlemlerin alınması çok önemlidir.
Tükenmişlikle Başa Çıkma Yolları
Bireyin tükenmişlik içerisinde olduğunu anlamayışı durumun ilerlemesine ve sorunun ciddiyetinin artmasına sebep olabilir. Bireysel ve örgütsel olarak başa çıkma yolları vardır. Tükenmişlik içerisinde olan bireyin bu durumu erkenden fark etmesi ya da çevresindekiler tarafından fark edilmesi çözümü kolaylaştıracaktır. İş ortamında gerekli destek sağlanmalıdır. Birey kendine zaman ayırmalı; eğlenebileceği, kafasını dağıtabileceği etkinliklerde bulunmalıdır. Bu sayede tükenmişliğin etkisi azaltılabilmiş ya da yok edilmiş olacaktır.
Tükenmişlik sendromu aniden ortaya çıkan bir durum değildir, tam tersi yavaş ve sinsice gelişme gösteren bir belirtiler yumağıdır. Tükenmişlik belirtilerinin göz ardı edilmesi de onun ilerlemesine ve tahammül edilemez hale gelmesine sebep olmaktadır. Bu nedenle tükenmenin sürecinin belirtilerinin iyi bir şekilde bilinmesi ve vaktinde teşhis edilerek gerekli önlemlerin alınması çok önemlidir.