korku

Korku Mantıktan Bile Kuvvetli bir Duygudur..

Korku insanın içinde doğuştan var olan bir duygu mudur? Yoksa öğrenilen bir duygu mudur? Her iki durumdada “korku” duygusunun en güçlü duygulardan biri olduğunu söylemek mümkün. Karanlık korkusu da güçlü ve azımsanamayacak duygulardan bir tanesidir. Çocuklar çocukluk döneminde bir çok sebepten dolayı korku geliştirebilirler; karanlık korkusu ise neredeyse en yaygın olanıdır diyebiliriz. Çocukluk dönemide önlem alınan korkuların kesin çözümü mümkündür. İlerleyen satırlarda detayına ineceğim ama basitçe vurgulamak gerekirse korkunun “kaynağını bul ve yönlendir”. Fakat durum yetişkinliğe aktatılırsa durumun vahimiyeti takdir edersiniz ki birazcık daha artıyor.

Kaynağını bul..!

Çocukken karanlıktan korkmanın kaynağını aslına bakarsanız ilk başta yetişkin korkularında aramalıyız. Bir çocuğun gelişim evrelerinde yetişkinlerin yani ebeveyinlerin ve diğer çevresel faktörlerin etkisi yatsınamaz. “Kim çevresine korku yayıyorsa, kendisi de korkuyor demektir.”  demiş Epicuros aynı şekilde kim korkuyor ise çevresine korku yaymaması mümkün değildir!!.  Çocuklar sizin korkularınızı alır sezer, sentezler ve kendi korkularına dönüştürürler. Korku çoğu zaman öğrenilmiş bir duygudur;

Aileler bıkmadan usanmadan tehlike yaratabilecek unsurları çocuklarına dile getirirler ki çocuklar olası tehlikeyle karşılaştıklarında onları koruyabilsinler yada çocuklar kendilerini korusun. Kulağa çok mantıklı geliyor fakat yetişkinler olası tehlikleri çocuklara yansıtırken aslında kendi korkularını çocuklara listelemiş oluyorlar. Ör:  doktor, hemşire, öcü,karanlık, hastane, iğne, canavar listenin en başlarında yer alıyorlar. Çocuk bu sefer gerçekten doktora gitmesi gerektiğinde aileler çok zorlanıyor.

Evde koridorun ışığı açık bırakılıyor ise..  Koridorun açık bırakılması demek ailede herhangi bir yetişkin bireyin de bir kokusu olduğunu hissettirir. Ya karanlık korkusudur, ya hırsız, ya gece kalktığında ışığı tek başına yakamama, bulamama.. Ya da olası tehlikeye karşı güvencedir, daha iyi savunabilme, daha iyi görebilme gibi.. Her iki düşünce de çocuğa tedirginliği iletir ve çocuğun korku geliştirmesine sebep olur; çoğunlukla da karanlık korkusu. Çocuk korkmayı tedirgin olmayı aileden öğrenmiştir ve artık karanlıkta uyumak istemez onun odasının ışığı da açık olmalıdır.

Eğer dışarıdan bir yerden çocuğun odasına ışıklar yayılıyor ise aileler çok şanslı hissederler kendilerini ve hemen perdeyi aralayarak o ışığın içeri girmesini sağlarlar. Düşüncede çocuk odayı görebilecek ve korkmayacaktır. Aksine bu ışıklar çocuklar için üç farklı tehlike yaratır. Birincisi anne çocuğa yine mesajı vermiştir:” karanlık tehlikelidir ve bu ışık seni koruyacak”. İkincisi ise dışarıdan süzülen ışıklar odadaki nesnelerin farklı yansımalarına sebebiyet verebilir. Aynı durum gece lambaları için de mümkündür. İnsan beyni anlamsız gölgeleri zihninde birleştirerek başka bir şekle benzetmek konusunda çok başarılıdır. Çocuklarınızın bu gölgeleri canavar türü korkutucu şeylere benzetme olasılığı da oldukça yüksektir. Her gece yaşadıkları korkuyu düşünebiliyor musunuz ? sonuncu olarak da içeriye süzülen ve içeriyi aydınlatan ışıklar çocukların uykuya dalmasını zorlaştırıcı etki yaratmaktadır. Çocuklar hem uykuya dalmakta hem de derin uykuya geçmekte zorluk yaşarlar. Uyku kaliteleri çok düşer ve farklı problemler ortaya çıkabilir. Mesela odaklanamamak gibi…

5 yaşın altındaki çocuklar soyut düşünce sistemleri henüz gelişmekte olduğu için varlığını algılayamadıkları somut olarak göremediği ya da başka bir deyişle varlığını her hangi bir duyusu ile algılayamadığı şeylerden korkma eğilimdedirler. Karanlık ise çocukların göremediği bir ortam yaratır. Çoğu zaman çocuklar, izledikleri dinledikleri çizgi film ya da filmlerin etkisiyle de beraber, karanlığın içinden, dolaptan ya da onların göremeyeceği her hangi bir yerden doğaüstü zararlı yaratıkların çıkabileceğine inanırlar. Eğer karanlıkta çıkarlarsa da kendilerini savunmasız ve güvensiz hissedecektirler.

Çocukların yatmadan önce ışıklarını açmak ise çocukların karanlık korkularının oluşmasına yada pekiştirilmesine sebep olur. Aslında benzer bir şekilde odanın ışıkla korunmasına izin vermiş olursunuz. Çocuğa verdiğiniz mesaj şudur: karanlık korkulacak bir şeydir.

Tüm bunlar ışığında bakacak olursak “karanlık korkusu” kavramına; bu kavram öğrenilmiş, edinilmiş ve başkaları tarafından yansıtılmış bir duygudur diyebiliriz. Şanslı olduğumuz durum ise çocukluk yaşta farkedilen ve mantıktan bile güçlü hale gelebilecek bu duyguyu çocuk yaşta farketmiş olmak. Çünkü Çocuk yaşta gelişen karanlık korkusunun çözümü mümkündür. Yapmamız gereken şey ise öncelikli olarak çocukların karanlığa duydukları tedirginliği, korkuyu önemsemek.

Yapılmaması gerekenler …!

“Korkacak ne var bunda” gibi yorumlar çocuğunuzun duygularını önemsemediğiniz mesajını içermektedir.

Çocuğunuzun korkusunu küçümsemeyin. Kendimizde bile var olan korkuları bazen çocuğumuza öyle bir aktarıyoruz ki çocuk yer yarılsa da içine girse; “ kocaman adam oldun hala bundan mı korkuyorsun?”.

Çocuğunuzun korkularını onun yanında başkasına anlatmayın ya da dalga geçmeyin. Ama biz dalga geçmedik ki demeyin alaycı ifadeler çocuğunuzun rencide olmasına ve öz güven problemi yaşamasına sebep olacaktır.

Azarlamayın! Çocuğunuzun karanlık korkusu yüzünden yeri geliyor uykusuz kaldığınız geceler oluyor ve sizin de sabrınız azalıyor anlayabiliyorum. Fakat onu azarlamak korkularının artmasına sebep olur, bir çözüm yolu olamaz.

Korkutucu içerikli film ya da çizgi filmler izlemesine izin vermeyin. Siz etkilenmiyor olabilirsiniz ama çocuğunuz henüz gerçek ve gerçek olmayan dünyayı birbirinden ayırt edemiyor olabilir. Anlayış gösterin ve bir kuralınız olsun ! Korkutucu öğeler içeren filmler bizim evimizde seyredilmemeli.

Zorlamayın..! Karanlık odada uyumaktan korktuğunu söyleyen çocuğunuzu maruz bırakma metodunu izleyerek karanlık odada kalmasını ve yüzleşmesini isteyebilirsiniz. Aklınızdan geçen şudur “karanlıkta kalsın hiç bir şey olmadığını görsün!”.  Fakat çocuğa verdiğiniz mesaj şudur. “korktuğum ortama beni kendi annem babam bıraktı şimdi beni kim koruyacak”. Çocuğunuzun en temel ihtiyaçlarından olan güvende hissetme ya da güven duygusunu yok edebilirsiniz.

Yapılması gerkenler ..!

Sabırlı olun..! çocuğunuzun karanlıkla ilgili tedirgin yada korku dolu duygularını anladınız arkasından atacağınız ilk adım önce çocuğunuz için sonra kendiniz için. Sabırlı olun…!. Çocukluk korkularının tedavisinin mümkün olduğunu söyledik. Ancak korkular ancak aşama aşama atlatılabilir ve bir zaman gereklidir.

Örnek olun…! Uyku için uygun ortam karanlık hiç ışığın olmadığı bir ortamdır. Sizde bu şekilde uyuyarak ona normal olanın karanlık bir oda olduğunu davranışlarınızla gösterin.

Doğru olan çocuğunuzu karanlık odada (hiç ışık açmadan) uyumaya alıştırmaktır. Fakat çocuğunuz ışığa alıştı ve artık karanlık odada uyuyamayacağını söylüyor ise uyuyana kadar ışığı açık tutacağınızı uyuduktan sonra kapatacağınızı ve sağlılı olanın karanlık odada uyuması olduğunu ona anlatın. Gece boyunca her kalkıp yanınıza geldiğinde tekrar tekrar onu aynı şekilde yatağına yatırmalısınız. Unutmayın sabır önemli…! Eğer sizin de onlarla kalmanızı istiyorlarsa yine aynı yol izlenmeli. Gerek ışık açık gerekse de ışık kapalı bir şekilde yavaş yavaş alıştıra alıştıra ilk başta uyuyana kadar yanında duracak şekilde, sonrasında her yanınıza geldiğinde yılmadan yatağına yatırmak sureti ile karanlığa alıştırmak gerekmektedir.

Çocuğunuzun istekleri önemli..! ben çok gerekmedikçe gölgelerin verebileceği korku figürlerin, dikkate alarak bu yolu tercih etmiyorum fakat çocuğunuzun da tercihlerini önemsediğinizi göstermek amacıyla gerekirse bir küçük gece lambası odasına konulabilir. Unutmayın sizinle beraber bir adım daha atmak için çocuğunuzda istekli olmalı. Atacağınız her adıma beraber karar vermelisiniz. “ istersen uyuyana kadar yanında durabilirim ya da istersen direk ben kendi yatağıma gidebilirim sen seç “ yada “Artık uykuya kolaylıkla dalabildiğini görüyorum ve bu konuda seni çok taktir ediyorum, aferim. Artık bu küçük ışığa ihtiyacımız kalmadı gibi ne dersin ?” gibi sorularla fazladan bir adım atmak için çocuğunuzun da isteklerini değerlendirmiş olursunuz.

Korkunun kaynağını bul..!  Çocuğunuzun korku geliştirmesinin tek sebebi sizin korkularınız değildir. Sizinle olan her hangi bir iletişiminde korku geliştirme eğilimi gösterebilirler. Mesela gün içerisinde sizden ayrı kalmayı dert ediyor olabilir, duygularının fark edilmesini istiyor olabilir, ilgi çekmek istiyor olabilir, dolabın içinde ne olduğunu bilmiyor ve içinden kötü canavarlar çıkacağını düşünüyor olabilir vb… Böyle durumlarda ışın içinden çıkamıyor ve asıl kaynağı göremiyor olabilirsiniz. Böyle durumlarda psikoloğa başvurabilirsiniz. Problemin kaynağını bulmanızda yardımcı olacaktır. Bulduğunuzda önce o problemi çözmeye çalışmalısınız; yatmadan önce dolabın içerisinde ne olduğunu çocuğunuza göstermek gibi.

Korku doğduğumuz andan beri bizimle olabilir mi? Uzmanların ve yapılan araştırmaların birçoğu korkunun öğrenilen bir duygu olduğunu doğrulamaktadır. Fakat doğamız gereği yaşamımıza tehdit olarak var olan durumları tespit edip “kaç” ya da “savaş” tepkilerine sahip olarak dünyaya geliyoruz.  Tehdidi algılama kısmına korku denebilir mi ? Pek sayılmaz. Çünkü savaş ya da kaç tepkileri içerisinde duygu barındırmanın aksine, hayatta kalma mücadelesine dayanan oldukça kısa zamanda direk beyne iletilen tepkilerdir ve duyguya zaman ve yer yoktur. Eğer tehditlere karşı korku hissetmeye başlarsak reflekslerimiz zayıflayacak tepkilerimiz geç kalma riskiyle karşı karşıya gelecektir.

Çocuklarınıza örnek olun, duygularını önemseyin, dikkate alın, değer verin, kaynağını bulun ve çözüm yolunda adım adım ilerleyin. Sabredin..!

 

Comments are closed.